
Yeni neslin tutkusu!Zırt pırt Depresyon girmek
Bizim kuşak korunma ihtiyacı olmadan gece gündüz oyun oynayıp terleyerek sokaklarda, köy meydanlarında büyüdü.
Bizim kuşak korunma ihtiyacı olmadan gece gündüz oyun oynayıp terleyerek sokaklarda, köy meydanlarında büyüdü.
Bugün bayat diye çöpe atılan bir günlük ekmeği yeri geldi bulamadı. Aynı kaptan çorba, aynı kaptan kana kana su içti. Öğrenci iken zayıf aldı, ikmale kaldı, sınıfta kaldı ama okudu. Ustasından azar işitip dayak yedi, haftalığım az demedi sanatı öğrendi. Büyüklerine karşı hiç nazlanmadı, şımarmadı, şımartılmadı. 5-6 yaşlarında sorumluluk alarak simit, su, gazoz sattı, ayakkabı boyadı, inşaatta çalıştı. Okula ve sanata giderken “eti senin kemiği benim” diye teslim edildi. Her il’de, ilçe’de sınav olmadığı için birkaç arkadaş beraber olup hiç bilmediği şehirlere sınavlara gitti. Hemen herkes yaşına göre bazı zorlukları yaşamak zorundaydı.
Hali vakti yerinde olmayan düzenli geliri, sosyal güvencesi olmayan aile çocukları bizler istediğimiz gençliği yaşayamadık. Elde edilen ekmek, harçlık bölüşülür, marka giyimler yoktu olanlarda ortak giyilirdi. Bisiklet almak yetişkinlerin harcıydı, yazın çalışır kışın okurduk. Dövdük dövüldük, çok zor günler yaşayıp muhtıralar, ihtilaller gördük. Birçok genç hapis yattı, can verdi işinden, aşından oldu. Kör kurşunların havada uçuştuğu bir zamanda sabah evden çıkıp akşam dönmemek vardı. Sinemaya gitmek lüks sayılırdı. Kader ağıyla örülmüş her birimizin imtihanı, hayatı birer roman konusudur.
Dolayısıyla bir çoğumuzun meşru çerçevede yapmak isteyip yapamadığı pek çok şey içimizde “UKTE” kalmıştır. Bizim kuşağın “UKTE”leri vardı yeni neslin kolay elde edilen şeylerden zevk almama, mutlu olmama “UKTE”leri evrimleşerek “STRES”e dönüştü. Ayakkabı almadı diye annesini AVM merdiveninde itekleyen kız çocuğu ve değeri bir milyon TL üzerinde olan arabayı çekiçleyen gence “Niçin yapıyorsun.?” Sorulunca, “Daha pahalı araba istedim almadılar” diyen erkek çocuğu basına yansımıştı. Benzeri davranışları ailemizde yakınımızda görmek mümkündür. Bilgisayar oyunu alamadı yada değiştiremedi diye yakınan ülkenin hatta dünyanın yaşanmaz olduğundan şikayet edip strese giren gençlere üzülüyorum. Zırt zırt olur olmaz olumsuzluklar karşısında strese depresyona girmek yeni neslin tutkusu oldu.
Zenginimiz, fakirimiz vardı ama ne çocukluk, ne gençlik, ne olgunluk, nede yaşlılıkta stres nedir? Bilmedik. Okulda öğretmen kızar, döver evde büyüklerimize söyleyemez strese de girmezdik. Şimdi öğretmenin uyarıcı bakışı bile öğrenciyi strese depresyona sokmaya yetiyor.
Her isteği yerine getirilen çocuk isteği olmayınca strese giriyor. Durmasını bilmeyen “yok”u anlamayan çocuğun isteklerinin önü alınmaz. Bugün yiyecekler dahi motor kurye ile eve geliyor, dışarı çöp atmaya üşeniliyor. Yeme, gezme, eğlenme ve hazırcılık algısı uzun yıllardır gençliğe pompalanan bir zehirdir. Stres ve depresyon çağın hastalığı olmuştur. Prof. Dr Nevzat TARHAN 10 yıl önce 12 milyon kutu antidepresan kullanılırken bugün bu rakamın 70 milyon olduğunu ifade ediliyor.
Velhasıl, hayat değirmeninde hayli öğütüldük ama şükür ki, çağın mendebur kelimeleri STRESE ve DEPRESYONA mağlup olmadık. Allah yoklukla terbiye etmesin varlıkla da şımartmasın.
Selam ve Dua ile
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.