Her ne kadar sosyal medyaların ve ekonomik şartların getirisiyle hem yaşam standartlarımız da hem de fikirlerimizde yaşanılan gözle görülebilir kutuplaşmalar hayatımızın ayrı ayrı bir parçası olsa dahi aslında hepimizin ortak bir sorunumuz var…
İnsan olmak!
Beşerden (etten, kemikten, yiyen, tüketen ve durduğu yerde sabit bir varlık) insan olabilme sıfatına (durmayan, seçebilen, ilerleyebilen, etin ve kemiğin çok üstünde bir varlık) erişmek!
Yaratılanın en değerlisi “ahlaklı insan” olabilmek!
X X X
Mevcut sistemde konu ile alakalı olarak çok fazla açık var.
Ve günümüzde bu açık;
*kutuplaşma,
*para,
*sosyal medya,
*gemisini yürüten kaptandır,
*önemli olan geminin limana varması, (nasıl vardığının önemi yok)
ama en önemlisi
*antidepresanlar,
ve
*uyuşturucu maddeleri,
gibi söylem, kavram ve maddelerle doldurularak kötülerin daha fazla kazanmasına sebebiyet vermektedir.
X X X
Oysa ki hayatımızın merkezine, insan olabilmeyi yerleştirebilir, boşlukları ahlak ve etik kurallarıyla doldurabilirsek, hepimizin hemen hemen şikâyet ettiği ama aynı zamanda aynı hataları tekrarladığı, kendi kendimizin çeliştiği mevcut tuzaklardan kurtulabiliriz.
Belki de böylece, doyumsuzluklara ve mutsuzluklara sebebiyet veren nedenleri de ortadan kaldırabiliriz.
X X X
Zor zanaat “AHLAKLI İNSAN” olabilmek!
“Türk Milleti” olarak zor olanı seçelim, Türk kültürünün mihenk taşı olan ahlak ve etiği tekrar yaşamlarımızın merkezine yerleştirerek, kültürümüzü, milletimizi yeniden yükselterek muasır medeniyetler seviyesine çıkaralım.
Sonuç olarak; kötü şeyler asla kendi başına durmaz. Ya düzeleceğiz beraberinde birbirimizi de düzelterek kötü olan şeyleri durduracağız ya da kabullenmeyi öğrenerek kötü şeylerin önüne açarak onların kölesi olacağız!
X X X
Sağlıkla kalmanız dileğiyle iyi hafta sonları….