HAYAL ETTİĞİM SÜRECE...

Samsun'un Bafra ilçesinde, Bafra Aday Eğitim Kurumları -Özel Aday İlkokulu – 2/A Sınıfı öğrencisi Sıraç Utku ATMACA'nın kaleminden...

Bir varmış bir yokmuş mutlu mu mutlu hiç aksatmadan okuluna giden ,derslerini çalışan bir çocuk varmış. Bu çocuk boş zamanlarını kitap okuyarak geçirir kitabını bitirdikten hemen sonra da özetini çıkarırmış. Unutmadan bu çocuğun adı Sıraç’mış. Sıraç anne ve babası ile vakit geçirmeyi de çok severmiş. Bir gün Sıraç okuldan dönmüş fakat bu sefer daha da enerjikmiş hemen annesinin yanına gitmiş. Annesi, sana bir haberim var oğlum demiş, başlamış anlatmaya.  Sıraç anlatılanları öğrenince çok ama çok üzülmüş. Çünkü ortada sebebi bilinmeyen ve hızla yayılan bir salgın hastalık başlamış. Okullar, işler ve şirketler tatil olmuş  hatta çocukların bayramı olan  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bile kutlanmayacak hale gelmiş. Herkese evde kal çağrıları yapılmış ama Sıraç  evde çok sıkılmış.

Günler  haftaları, haftalar ayları kovalamış. Sıraç git gide daha da sıkılmış. Bir gün yatağına uzanmış  ve aklından şunlar geçmeye başlamış. Ahh o eski günler, Okula gider, arkadaşlarımla oynardım, meğer dışarısı ,arkadaşlık ,birlik ve beraberlik ne kadar da önemliymiş. İşte küçük yaşta doğanın, birliğin, beraberliğin çok önemli olduğunu bir kez daha anlamış. Belki üç ay önce okulda arkadaşlarıyla oynarken ona sorsalardı şimdi olduğu gibi karşılamazdı. Yeni bisiklet, oyuncak bir araba veya birçok şey istediğini söylerdi diye düşünürken uyuyuvermiş. Rüyasında da bir tarafta insanlar diğer tarafta da virüs görmüş. Bu insanlar toplanıp virüsü bir tüpe hapsetmişler ve böylece virüsü yenmeyi başarmışlar. Sıraç, bir daha dışarı çıkabilmenin ve sevdiklerini görebilmenin inancı içinde uyanmış. Sıraç uyanınca pencereden dışarıya bakmış ve yanlarındaki binanın içinde yaşayan dedeyi görmüş, bu dede elini pencereden dışarıya uzatıyormuş, bunu gören Sıraç çok üzülmüş işte o anda bir takım düşüncelere dalmış. Ahh, keşke bir profesör olup bu virüsü durdurmanın çeşitli yollarını bulup insanlara biraz olsun umut verebilseydim ama bu yetmez ki keşke tüm profesörlerle birlikte bu virüsün panzehir karışımını bulabilseydim, keşke virüsün karşısına çıkıp onu yenebilecek kadar güçlü olabilseydim! Dedikten sonra aklına bir fikir gelmiş. Bu fikir üzerinde 5 , 6 gün durmuş ve ortaya virüsü yenebileceğini düşündüğü bir alet çıkmış, fakat bu aleti kendisi deneyemezmiş ama kullanmanın bir yolu varmış. Aletin haberini dağıtmış, haber sağlık görevlilerine gelince hemen bu aleti alıp koruyucu giysilerini giyip işe koyulmuşlar.  Bu alet işe yaramış ve böylece virüs ortadan kalkmış. Aylar önce salgın haberini veren annesi bu kez sabah Sıraç’ı virüs ortadan kalktı ve haydi bugün okula gidiyorsun diyerek uyandırmış. Sıraç okula gitmenin sevinciyle kahvaltısını yapıp üzerini giymiş ve okuluna gitmiş. Biliyor musunuz ? Sıraç’ın ilk günü sarılmakla geçmiş. Virüs yüzünden sarılamadığı kucaklaşamadığı arkadaşlarına ve öğretmenlerine tek tek sarılmış.

Kim bilir  belki Sıraç hayalindeki gibi bir profesör olamayabilir ama  asla hayal etmekten vazgeçmeyecek…  Düşünsenize sizde; yarın virüs diye bir şey kalmamış, sokağa çıkma yasakları ortadan kalkmış olacak, öğretmenlerinizi ve arkadaşlarınızı görebilmenin sevinci ile 2. Eviniz olan okulunuza kavuşuyorsunuz… Hayal etsenize sizce de çok güzel olmaz mı? 

BAFRA Haberleri