Geçen gün bir sosyal medya sitesinde atılan;
“29 yaşındayım. 2,5 yıldır doktorum. Yalnız yaşıyorum, ‘vergilerinizle’ aldığımı iddia ettiğiniz maaşımla….”
mesajını görünce gülümsemeden edemedim.
Son günlerde ne kadar sıklıkla duymaya başladık değil mi?
“Benim ödediğim vergiyle maaş alıyorsun.”
İnsan düşünmeden edemiyor ‘vatandaş olarak devlet memurundan ne bekliyoruz da’ bu cümleyi kuruyoruz.
Elbette ki karşılığında da cebinden çıkarıp para vermek veyahut serzenişte bulunmak yerine neden kendimize sormuyoruz ‘eksiklik nerede ki bu cümle kuruluyor’ diye.
Halbuki soruların cevabı her ne olursa olsun;
Vergi alma şekilleri kadar vergi ödeme adabı da ülkelerin değerlerinin doğrudan beyanı değil midir?
Yine Türk bilgini Farabi’nindi dediği gibi “toplum sevgisiyle kaynaşıp, adaletle yaşamak” değil midir?
Hem İslam’ın hem de töremizin vazgeçilmezleri;
-adalet
-emanete sadakat
-ehliyet ve liyakat
-meşveret (fikir alışverişi)
Ancak hepsinden önemlisi de,
*akıl ve ilim değil midir?
İnsanız işte düşünmeden edemedim. Acaba birbirimize “benim vergimle” diye başlayan cümleler kurmak ya da memurlar olarak ‘alınan maaşlardan vatandaşın payına düşen kısmını’ hesaplayıp ellerine vermek yerine; adaletle, ehliyet ve liyakatle, meşveretle işlerimizi tamamlamayıp, akıl ve ilimle ülkemizi asrın muasır seviyesine çıkarmayı deneseydik gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye bırakmaz mıydık?
Öyle görülüyor ki artık “benim vergimle” başlayan cümleler etkinliğini yitirerek dizginlenemez öfkeler meydana getirmeye başlamıştır.
Vakit; kelimeler yerine, bütün dengelere karşı denge oluşturarak, 'ehliyet ve liyakatle', 'etik ve ahlakla', 'milli değerlerimizle' çalışma vaktidir!