"Sakar Bora" Efsanesi Doğar mı?
“SAKAR BORA” EFSANESİ DOĞAR MI?
Çocuk edebiyatı bakir bir alan olarak karşımızda duruyor. Ancak bu alana yetkin insanların, yazarların, sanatçıların el atması gerekiyor. Çocuk edebiyatı dil, tasarım, konu, tema, ana fikir bakımından daha fazla hassasiyet gerektiren bir alana karşılık geliyor. Son dönemde bu alanda da eser yoğunluğu göze çarpıyor. Bu kitapların yetkili kurullarca dikkatle incelenmesi gerekiyor ancak, ben bunun için bir kurul var mı ondan da emin değilim. Resmî kurumlar kitap alımı yapacakları zaman ilgili kişilerden oluşan bir kitap inceleme komisyonu kuruyorlar ama serbest piyasada dolaşan kitaplar için bu inceleme galiba yok. İSBN numarası almak için Kültür Bakanlığına başvuruluyor ama bu başvuruda kitap incelemesi yapılmıyor. Bundan dolayı piyasada satılan kitaplar ehil incelemesinden geçmeden çocukların önüne gelebiliyor. Sonuç mu, bazen felaket olabiliyor. Milli Eğitim Temel Kanunu’nun amaç ve ilkeleriyle bağdaşmayan, çocuğun psikososyal gelişimine aykırı bir sürü ifade, olay bu kitaplarda körpecik dimağları kirletebiliyor. Yakın dönemde bunun örneklerini gördük. Kendine yazar diyen bazı kişiler hayatın iğrençliklerini birebir kitaba yansıtarak güya onları hayata hazırlıyorlar. Tecavüz, çirkin/kaba sözler, Atatürk’ün manevi şahsiyetine hakaretler, ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik gibi bir sürü olumsuz unsur çocuk kitabı diye piyasada dolaşan ucubelerde kol geziyor.
Velilerin birikim ve alanları çocukları için alacakları kitapları seçmede onlara yardımcı olamayabilir. Bu durumda onlara rehberlik edebilecek öğretmenleri olacaktır. Ancak öğretmenlerin de her kitabı bilmesi mümkün değildir. O da bildiği kitapları önerecek ama bu öneriler de çocuğu sınırlayacak ya da çocuğa yetersiz gelebilecektir. Bu sorunun çözümü için bir çocuk kitabı bankası/platformu kurulup buralarda yetkin kişilerin önerdiği kitaplar sıralanabilir. Tabi burada da geniş yelpazeden yayınevleri ve yazarların olmasına dikkat edilmeli, tekelleşmenin önüne geçilmelidir.
Çocuk kitapları basit kurgu tekniği ve olay anlatımı ile ilgili ilgisiz birçok kişinin iştahını kabartıyor. Ama tekrar etmekte yarar görüyorum ki, çocuk kitaplarının dil becerisi ve anlama gücünün yeni yeni geliştiği, duygu dünyasının oldukça kırılgan, savunmasız bir yaş grubuna hitap etmesi sebebiyle bu kitaplar ince elenip sık dokunmalıdır.
Her toplum mirasını devredeceği çocuklarına gözü gibi bakar, bakmalıdır. Türk toplumu da bunu en iyi şekilde yapmalıdır. Çocuklarımızın eğitimi için çok çaba harcıyoruz. Okuma, yorum, anlama becerilerinin gelişmesi için daha okul öncesi çağlardan itibaren onları kitapla tanıştırmalı, kitabı sevmelerinin yolunu bulmalıyız.
***
Çağrı Cebeci, merhum şairimiz Dilaver Cebeci’nin oğlu. Hani “Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye’m” parçasının şairi, belki oradan bilirsiniz. Edebice 3. sayımızda dosya konusu yapmıştık Dilaver Cebeci’yi, 2008’de kaybetmiştik onu, Allah rahmet eylesin.
Çağrı Cebeci de babası gibi sanatçı. Güçlü bir karikatüristimiz. Edebice’yi takip edenler adına aşinadır. 9. sayımızdan itibaren karikatürlerine aralıksız yer verdik.
https://www.bafra55.net/d/file/sakar-bora-seri.jpg
Çağrı Cebeci çizimdeki yeteneğini çocuk kitaplarında başarıyla kullanıyor. Geçenlerde Sakar Bora serisinin 5. kitabı “Başka Sanat İstemez” çıktı. Hemen 2. sınıfa giden oğlum için sipariş verdim. Çocuklar Kral Şakir serisine bayılmışlardı. Bu seri çok popüler, ancak eğitici yönü açısından eksikler olduğunu düşünüyorum o serinin.
Sakar Bora karakterinin yaratıcısı Çağrı Cebeci millî duyarlılığa haiz bir sanatçımız. Çocukları eğlendirirken eğitmeyi, öğretmeyi ihmal etmiyor. Kitaplar elimize geçince onunla görüştüm, ona hem teşekkür etmek hem de onu tebrik etmek istedim. Kitaplarının özellikle eğitici olmasına dikkat ettiğini kitaplarında millî ve manevi değerlerin ön plana çıkmasına özel önem verdiği söyledi.
Serinin 1. kitabında yanlış beslenmenin zararları, yeme içme alışkanlıkları, 2. kitapta Anadolu’muzun tarihi ve doğal güzellikleri gezi maceraları, 3. kitapta spor yapma alışkanlığı edinme ve sporun faydaları, 4. kitapta bilimi sevdirme ve 5. kitapta da çocukların sanata ilgisi ve yönlendirilmesi işlenmiş. Yine Çağrı Cebeci çocuklarımız ve kendimiz için can alıcı meselelere değinmeye çalıştığını da sözlerine ekledi.
Eğlence-mizah-eğitim üçlüsü bu kitaplarda ustaca bir araya getirilmişe benziyor. İmzayı atan arkadaşımızı tanıyoruz. Sakarlıkları ile çocukları gülmekten kırıp geçiren Bora, resim, tiyatro gibi modern sanatların yanında geleneksel sanatlarımızla da çocukları tanıştırıyor. (Serinin 5. kitabında.) Kitaptan kısa bir alıntı yapayım:
“Okul çıkışı babamın tarif ettiği ebru sanatçısı Hamdi Amca’nın yerine gittim. Küçük bir atölyesi vardı. İçeride de sinekler uçuşuyordu. Neyse kendimi tanıttım. Sağ olsun çok sıcak davrandı.
- Hoş geldin Bora! Gel bakalım, geç otur şöyle. Çay içer misin?
-Yok teşekkür ederim Hamdi Amcacığım.
- Demek ebru sanatını öğrenmek istiyorsun. Daha önce hiç sanat ile ilgilendin mi bakalım?
- Resim, müzik, tiyatro kurslarına gittim ve hepsini de elime yüzüme bulaştırdım.
- Hahaha! Burada da boyaları eline yüzüne bulaştırırsın o zaman.
- Hehehe! Olur, neden olmasın? Yeter ki bir sanat dalını doğru becerebileyim de.”
Paylaşma, büyüğe saygı, aile bağı, milletini ve değerlerini tanıma, sevme, birlikte düşünebilme ve hareket edebilme, sorunlara pratik çözümler üretebilme gibi birçok olumlu davranışı ve beceriyi geliştirmede, özümsemede katkısı olabilecek bu kitapların en temel faydalarından biri de çocuklara okuma sevgisini aşılamak olacaktır. Tabi bu her çocukta aynı etkiyi göstermeyebilir ama onlar için iyi bir başlangıç olabilir.
Çağrı Cebeci güzel bir iş çıkarmış. “Sakar Bora” efsanesi de doğar mı, bilinmez ama doğarsa şaşırmam. Çocuklarımızın severek okuması dileğiyle…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.