Parlak; "yetiştiriciler mevzuat mağduru"
Samsun-Sinop Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Birliği Başkanı ve Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Osman Parlak,
Türkiye'de balık üretiminin 2 bin tonlardan 240 bin tonlara geldiğini, bunu bir başarı olarak saymanın mümkün olduğunu, ancak burada durmanın yanlış olduğuna dikkat çekti.
Parlak sözlerine şöyle devam etti, "Türkiye de kişi başına 6. 2 kilo balık tüketiliyor.Türkiye hem az üretiyor, hem de çok az tüketiyor" Türkiye'nin 100 milyonluk bir Türkiye olarak düşündüğümüzde, Bir milyon 500 bin ton gibi bir üretime ihtiyacı var. Çünkü dünyada kişi başına 15 kilo balık tüketilmektedir. Bizim bunu yakalamamız için, Bir milyon 500 bin ton üretim yapmamız lazım. Türkiye'nin nüfusunun 100 milyon olduğu günleri düşünerek söylüyorum. Bunun için önümüzde sıkıntılar var, problemlerimiz var. Çözülmesi gereken mevzuatlarımız var. Geçen günlerde Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Yönetim Kurulu olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız sayın Faruk Çelik'i ziyaretimizde. Kendisine sunduğumuz düşüncelerimize çok olumlu yanıtlar verdi umutlu olduk. Bunu diğer Bakanlıklardan da bekliyoruz.
Öncelikle Çevreyle ilgili bazı sorunlarımız var. Sizin vasıtanızla bunları Çevre Bakanlığımıza ulaştırmak istiyorum. Su kirliliği kontrol yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle balıkların içinde yaşamış olduğu suyu mevzuat gereği atık su kabul edildi. 2014 yılında şimdi Türkiye'deki üreticilerin özellikle Alabalık üreticilerinin yüzde 75'i küçük üreticidir. Bunlara şu söyleniyor. Haftada iki kere yani yılda 104 kere analiz yaptırın iki kerede biz yapalım yani 106 kere küçük bir yetiştiriciden Anadolu'nun ücra dağların arasında olan bir yetiştiriciden 3 tonluk, 5 tonluk, 10 tonluk, 20 tonluk üretim yapan tesislerden yılda 106 kere analiz istemektedir. Su Ürünleri Merkez Birliği olarak bunu yetiştiricilere bir işkence olarak kabul ediyoruz. Aynı zamanda bu küçük işletmelerin yavru yetiştiren ve yumurta yetiştiren tesisler olduğunu da düşünürsek, bununla birlikte Avrupa birliği ülkelerinde, sofralardaki her dört balıktan birinin de Türkiye'den gittiğini kabul edersek, yavru yetiştirme tesislerine ve damızlık tesislere de çok büyük haksızlık yaptırdığını düşünüyorum.
Bu tesislerde balığın içersinde yaşadığı su atık su değildir. Ama bizim işleme tesislerimizden ve paketleme tesislerimizden çıkan sular atık sudur. Bunların zaten analizleri yapılıyor. Buradan sayın Bakanımıza ve Çevre Bakanlığının yetkililerine sesleniyorum. Lütfen bu mevzuatı yeniden gözden geçirin ve bunu biran evvel düzeltin, çünkü yetiştiriciler bu mevzuattan dolayı çok mağdur durumdalar" dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.