ÖZÜRDEN SONRA ZAFER SARHOŞLUĞU YAŞAMADIK
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinden sonra zafer sarhoşluğu içersinde olmadıklarını söyledi.
AK Parti İl Başkanlığı’nın düzenlediği “Siyaset Akademisi” programına katılan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, burada vatandaşlara seslendi. İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini değerlendiren Bakan Kılıç, “Geçtiğimiz günlerde dış politikada yaşanan gelişmeyi analiz ettiğiniz zaman ‘diklenmeden dik durmak’ prensibinin bizde nasıl kurumsallaştığını, nasıl tavizsiz bir prensip haline geldiğini çok rahat görebileceksiniz. Yaklaşık 3 yıl önce Gazze’deki derin ablukayı ve insani ihtiyaçlara uygulanan ambargoyu bir ölçüde rahatlatmak ve Gazze’deki kardeşlerimize insani yardım ulaştırmak üzere İstanbul’dan bir yardım gemisi yola çıktı. Mavi Marmara olayı olarak belki önümüzdeki yıllarda dış politika derslerinde uluslararası ilişkiler bölümlerinde belki de örnek olay olarak okutulacak türden bir hadisedir. Henüz uluslararası sularda Gazze’ye yardımını ulaştırmak amacındayken İsrail askerleri tarafından durduruldu ve gemide maalesef vatandaşlarımızın ölümüyle ve şehadetiyle sonuçlanan uluslararası hukuk ihlalleri anlamında da göz ardı edilmesi mümkün olmayan hukuk dışı, uluslararası hukuk dışı bir hadise yaşandı. Biz o gün 3 prensip ortaya koyduk ve o prensiplerden asla geri adım atmayacağımızı ifade ettik. Bu prensiplerimizden birincisi İsrail uluslararası sularda yaşanan, uluslararası hukuk ihlallerinden dolayı özür dilemek mecburiyetindedir. İkincisi o gemide şehit olan vatandaşlarımız var. Katledilen vatandaşlarımız için İsrail devleti tazminat yükümlülüğünü uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde yerinde getirmek mecburiyetindedir. Üçüncüsü ise, geminin yola çıkış gayesi mazlum, mağdur ve ambargolarla ölüme mahkum edilmiş bir halkı rahatlatmak yönündeki insani bir gayeydi. O yardım gemileri ile rahatlatmayı hedeflediğimiz Gazze’deki kardeşlerimize yönelik derin ablukanın da son bulması ve insani ihtiyaçlarının her şekilde karşılanmasına yönelik kapıların ve yolların açık tutulması gerektiğini şart olarak öne sunduk. Aradan yıllar geçti. O yıllar iki ülke arasında derin ve olumsuz izler bıraktı. Ama buna rağmen gelinen nokta itibariyle haklı tavrımız uluslararası toplum tarafından da muhatap devlet tarafından da kabul edildi” diye konuştu.
İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinde bir zafer sarhoşluğu içersinde olmadıklarını ifade eden Bakan Kılıç şöyle devam etti: “Biz bundan dolayı çok büyük coşkular yaşamadık, çok büyük coşkular seslendirmedik. Çünkü her hadisede de böyledir. Bu hadisede de böyle oldu. Bizim arzumuz sadece mazlum bir halkın maruz kaldığı dramatik ambargoyu sona erdirmekti. Bu yönde siyasetini belirleyen bir hareketin uzun vadede başarısız olması söz konusu bile edilemez. Niyet halis çabalar hep insani, dünyevi ya da kazanmak amaçlı bir hamle bu olaylarda hiçbir zaman söz konusu olmadı. O zaman neticesinin de insani ve hukuki bir zeminde tecelli etmesi kaçınılmaz. Doğruları arka arkaya sıraladığınız zaman yanlış bir neticeye gitmeniz mümkün değil. Hep aynı yönde ve doğru bir şekilde atılacak adımlar hedeflenen doğru noktaya mutlaka o adımların sahiplerine ulaşılacaktır ki bizde bunu böyle yaşadık.”
Bakan Kılıç, toplantının ardından Samsun’dan ayrılarak Ankara’ya gitti.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.