Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz, Hz. Muhammed (sav)’in dünyaya teşriflerini yâd etmek, o  güzel  insanın  örnek  ahlaki  meziyetlerini ve  çağlar  ötesine hitap eden  evrensel  mesajlarını  hafızalarımızda  canlandırarak kainatın efendisine, insanlık âleminin son elçisine  karşı  sevgimizin artmasına, özellikle son vasiyetinde  tembihlediği Kur’an ve sünnetine bugünkü hayatımızın  ne kadar uyum sağladığının muhasebesini  yapmamıza ve daha ciddi  olarak  düşünmemize  vesile olacaktır.

O’nun adını anan diller tatlı, O’nun  sevgisiyle  dolan  gönüller huzurlu, O’nun aile hayatını örnek alan   ebeveynler mutlu, O’nun içtimai ve  sosyal  içerikli  mesajlarını  uygulayan  toplumlar birlik ve beraberlik içinde, O’nun  iktisadi ilkelerini  benimseyen cemiyetler müreffehtirler.  “Biz ancak peygamberleri kendilerine  itaat edilmeleri için gönderdik” (Nisa 64) ayeti, nebilerin  nurlu yolundan gidenlerin ancak bu güzelliklere erebilecekleri  hakikatini  ifade etmektedir. 

            Siz kıymetli okuyucularımızla beraber hayal âlemimizde asırlar ötesine, Peygamberimizin peygamberlik yaptığı döneme bir tarih seyahati yapalım. Peygamberimizin ümmetine son vasiyeti olan Arafat semalarında kıyamete kadar devam eden veda hutbesine bir kulak verelim. Bir kez daha kutlu doğumu idrak ederken Son Nebi’nin vasiyetinde dile getirdiği, bir Müslüman’da bulunması gereken İslami ve insani ilkeler ile bu günkü halimizi bir mukayese edelim; Nebiler sultanı hutbesine başlarken “Sözümü  iyi  dinleyin! Sizinle artık ebedi olarak bir araya gelemeyeceğim.” demişti. Peygamberi dinlediğimizin belirtileri olabilecek şekilde onun sünnetini yaşayabiliyor muyuz? Rabbinize kavuşacaksınız bu günkü hal ve hareketinizden sorulacaksınız? İliklerimize kadar sorumluluk duygusuyla dolu bir hayat yaşama gayreti içinde olabiliyor muyuz? Faizin her çeşidini kaldırdım diyor. Bu konuda ne kadar hassas davranabiliyoruz? Küçük gördüğünüz günahlarla şeytanı memnun edersiniz diyor. Önemsemeden işlediğimiz günahlar yüzünden kalbimizin karardığının, duygularımızın hissiz, gözlerimizin ağlayamaz, bakışlarımızın bulanık, acıma duygularımızın dumura uğradığının, ahlaki güzelliklerimizin bir bir bizi terk ettiğinin farkında mıyız? Cemiyet içinde fıtri özellikleri istismar edilen, nazik yaratılışından dolayı ezilen hanımlar başta olmak  üzere bütün hanımlara, “Cennet anaların ayakları altındadır. Kadınların haklarını gözetiniz” diyerek merhamet kanatlarını açmış, onları baş tacı yapmış, istismar edilmekten kurtarmıştır. “Rabbiniz birdir, babanızda birdir, hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Allah katında en kıymetli olanınız O’na en çok saygılı olanınızdır. Arapın Arap olmayana üstünlüğü yoktur” demesini, sahip olduğumuz dünyalıklarla, nefislerimizin bizi aldatmasına müsaade edişimizi, gurur ve kibrimizin elinde oyuncak oluşumuzu, O’nun ümmeti olma şerefiyle nasıl bağdaştıracağız.

Kıymetli okurlarımız, Diyanet İşleri Başkanlığımız bu seneki “Kutlu Doğum Haftası”nın ana teması olarak “Hz. Peygamber’in (s.a.v) sünnetinde kardeşlik ahlakı ve hukuku” konusunu seçti. Bafra Müftülüğü olarak hafta boyunca ilçe merkezi, belde ve köylerde bu konu ekseninde konferans ve programlar tertip edeceğiz. Bu çerçevede merkezde üç konferans, tasavvuf musikisi konseri ile Doğanca ve Kolay Beldelerimizde birer konferans, Sarpun Köyünde de sünnet merasimi tertip edilecektir. Ayrıca bu sene 4.sünü düzenlediğimiz ilk ve orta öğretime devam eden yetim ve ihtiyaç sahibi öğrencilere burs amaçlı kermesimiz hizmete açılacak ve “Bir Öğrenciyi de Sen Sevindir” kampanyası başlatılacaktır.   Programlarımıza tüm halkımızı davet eder, Kutlu Doğum Haftasının, İslam âlemi, ülkemiz, şehrimiz ve hatta tüm insanlık için huzur ve barışa vesile olmasını temenni ederim

 BAFRA MÜFTÜSÜ 

BURHAN KELEŞ