KAOS EKONOMİSİ
15 Temmuz darbe girişiminde ve sonrasında cemaat yapılanması kirli yüzünü gösterince kötünün de ötesinde acı günler yaşadık. Ölü ve yaralılarımızı rakam olarak yazamıyorum. Zira acılarımız çok taze ve yitirdiklerimiz şu an istatistiki değer olmanın ötesinde sayılara sığmayacak büyüklükte .
Vatandaşa, devlete ve devletin seçilmiş siyasi otoritesi olan hükümete karşı yapılan illegal eylemler, ülkenin sosyolojik ve siyasi hayatında bir enkaz olarak ayağımızdan çekiyor. Ekolojik ve ekonomik buhranlar, etnik çatışmalar, mezhep ayrımcılığı, savaşlar, göçler zaten var olan sorunlar. Bunlara birde darbe barbarlığı eklendi. Darbe girişimi üzerine kim, kimler, nasıl yaparlar, nasıl çalışırlar,bundan sonra planları neler, vs. çok konuşuldu, yazıldı. Darbe girişiminin halkımıza yaşatılan duygusal trajedi ve tramvaların yanında ekonomik bedeli de ağır olacağa benziyor.
TÜİK verileri mayıs ayında (nisan- mayıs-haziran ortalaması) açık işsiz sayısını (yani son iki ay içerisinde aktif olarak iş aramasına karşın iş bulamayan kişi sayısı) 2 milyon 895 bin kişi olarak vermekte. Bu rakam, bir önceki senenin aynı dönemine (Mayıs 2015) görece 106 bin yeni işsiz anlamına geliyor. İşsizlik oranı ise % 9.4 olarak gerçekleşmiş. . Göçmen nüfusun sağladığı kayıtdışı işgücü de reel işsizlik oranını arttıran unsurlar arasında. Çalışanların durumuna baktığımızda istihdam edilenlerin sayısı 27 milyon 867 bin kişi. Buna göre 2015’ten 2016’ya mayıs ayları itibarıyla istihdamdaki artış 795 bin kişi olarak gerçekleşmiş.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 234 bin kişi azalmış, tarım dışı sektörlerde ise 1 milyon 29 bin kişi artış göstermiş. Söz konusu tarım dışı istihdam artışının ana kaynağı hizmetler ve inşaat sektörleri olarak gözüküyor. Hizmet sektörlerinde istihdam artışı 863 bin; inşaatta ise 186 bin. Diğer yandan, son bir yılda imalat sanayiinde çalışan sayısındaki artış sadece 3 bin kişi. Bunun ötesinde, aslında sanayi istihdamının son 4 yıldır neredeyse yerinde sayıyor. Bu durum sanayideki durgunluğun doğrudan bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Haziran ayına ait en son veri ise sanayi üretim endeksinde % 1.4’lük bir daralmayı gösteriyor. Yani daha az üretiyoruz.
Bu büyük ekonomik durgunluk bize gösteriyor ki, sektörel dağılım giderek sanayiden uzaklaşarak, inşaat ve hizmet sektörlerinde çoğunlukla mevsimlik, kısa süreli ya da güvencesiz istihdam biçimlerine kayıyor.
Gelelim dünyaya. Küresel sermaye hareketleri, zirve yaptıkları 2007 yılında dünya hasılasının %16’sına ulaşmıştı. Bu oran bugün % 1.6 düzeyinde. Dünya ticareti büyüme hızı 1980-2008 döneminde yılda ortalama % 6’dan, 2009-2016 döneminde % 3 civarına geriledi. Geçen ay yayımlanan bir rapor gerilemenin sanılandan çok daha sert olduğunu, son iki yılda sıfıra yaklaştığını ortaya koyuyor. Ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesi konusunda , özellikle gelişmiş ekonomilerde korumacı uygulamalarda son yıllarda belirgin bir artış var.
Ekonominin temeli üretim. Üretilenin fazlası tüketildiğinde aradaki fark ‘‘borç’’.
Daha fazla savaş, daha fazla fanatik dincilik, daha fazla yerinden edinme, daha fazla kaos…Ne dünya da ne de ülkemizde artık daha fazlasını tolere edecek bir ekonomi ve tahammül maalesef kalmadı.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.