HER TÜRK ASKERİ ŞEHİT ya da GAZİ MERTEBESİNE ADAYDIR!
Cesaret, fedakârlık ve vatanseverlik… Gerçek kıymetini kalplerden sildiğimiz bu ulvî erdemleri acaba bugün en fazla kimlere yakıştırabiliriz? Ya da toplum olarak bizlere unutturulan bu değerleri bugün en fazla kimlerle hatırlayabiliriz? Elbette şehit ve gazilerimizle…. Şüphesiz manevi dünyamızda en kutlu, en yüce mevki olarak şehitliği görürüz. Onlar, en büyük fedakârlık örneği olarak canlarını vatan ve millet için vererek göstermişler, ebedî âlemde kendilerine ayrılan şerefli mekânda misafir edilmektedirler. Türk milletinin maddi ve manevi birliğine kastı olanların Bu milletle hesabı hiçbir zaman bitmemiştir, bitmeyecektir de… Bu sebeple kana susamış hainlerin kahpe tuzaklarında can veren Mehmetlerin şehâdet haberleri ardı arkası kesilmeden geliyor. Allah şehitlerimize rahmet etsin, acılı ailelerine de sabırlar versin…
Bugün 19 Eylül, Gaziler Günü. 19 Eylül 1921’de Mustafa Kemal Atatürk’e “Gazilik” ve “Mareşallik” rütbelerinin verildiği gün. Bu gün, taşıdığı mananın önem ve anısına her yıl Gaziler Günü olarak da kutlanmaktadır. Vatan ve milletimiz için gösterdikleri üstün hizmet ve fedakârlıklar karşısında milletimizin gazilerimize bir minnet gösterisi belki de bu gün. Gerçi onları sadece bir gün hatırlamak deyim yerindeyse bir vefasızlık olur. Milletin kalbinde onların sahip olduğu sevginin tarif edilemez olduğuna eminiz. Ancak 19 Eylül gibi özel bir anlamı olan bu günü, ayrıca gazilerimize hediye etmek, milletimizin gazilerimize olan sevgi ve muhabbetinin güzel bir örneğidir.
Türk ordusunun kahraman evlatları her durum ve şartta şehit ya da gazi mertebesine adaydır. Savaşa giden askerimizin, “ölürsem şehidim, kalırsam gazi” sözüyle özetlediği akıbet, aslında iki seçeneğin de güzel ve yüce olduğunu açıklar mahiyettedir. Özellikle son dönemlerde terörle mücadelede şehitler ve gaziler kervanına her geçen gün yeni Mehmetlerimizin eklenmesi bu iki mertebenin hatırasını, kalplerimizde diri tutmamıza sebep olmaktadır. Gönül, hiçbir Mehmetçiğimizin terörle mücadele ederken kılına bile zarar gelmesini istemez. Lakin bu isteğimiz bazen karşılık bulmuyor. Sapa sağlam gönderdiğimiz yiğitlerimizi bazen Hakk’a ruhunu teslim etmiş, bazen de bir uzvu yaralanmış ya da eksilmiş olarak karşılıyoruz. Millet olarak böyle durumlarda bize düşen, şehidimize, gazimize, emanetlerine sahip çıkmaktır. Hatırlarını, gönüllerini kırıcı, onları incitici bir davranış sergilemek her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bu vatanın sahipleri olarak bizlere yakışmaz. Bizim yakınımızda şehit ya da gazi yoksa çevremizde, mahallemizde vardır. Onların bizlerin acımasına değil, bizlerin sevgi ve saygısına ihtiyaçları vardır. Sosyal medyada zaman zaman taksilerin arkasında gördüğümüz “şehit ve gazi yakınları ücretsiz taşınır” yazıları beni çok etkilemektedir. Ben bunu basit bir vefa örneği olarak algılıyor, bu güzel davranışı sergileyen taksicileri gönülden kutluyorum. Buna benzer küçük armağan ve jestler, şehit ve gazilerimizin unutmadığımızı, her an onlarla olduğumuzu göstermesi açısından takdire değerdir.
Gazilerimizin “Gaziler Günü”nü kutluyor, onlara en kalbî duygularla sevgi, saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.